BAZAL METABOLİZMA VE HORMONLAR
BAZAL METABOLİZMA VE
HORMONLAR
Metabolizmada genel bir ilke
vardır. Metabolizmayı etkileyen, yönlendiren, belirleyen gizli faktörler
vardır. İyot eksikliği görüldüğünde dışarıdan iyot verilmesi kısa sürede
eksikliği gidermez. Tiroitteki sıkıntı
kan değerleri, metabolik fonksiyonlar ve hormon seviyelerinden anlaşılır.
Vücutta bir eksiklik olduğunda vücut kendini bu eksikliğe adapte eder. İyot
eksikliği bir örnektir. İyot eksikliğinde tiroksin düşmeye başlar. Tiroksine
dolaylı yoldan bağımlı olan bütün sistemler kendini düşük tiroksine göre
ayarlar ( hormonal, fizyolojik, metabolik sistemler). İşte böyle durumlarda
sonradan alınan iyot, eksikliği gidermez. Eğer sorun uzun vadeliyse çözümü için
dışarıdan vitamin, mineral verilmesiyle giderilmez. Unutkanlık, dikkat
dağınıklığı, hayvanlardaki ani ölüm sendromu, kemikle ilgili problemler vb.
olaylarında sorunun temeli erken fizyolojik döneme hatta fötal döneme kadar
gider. Erken fizyolojik dönemde yapılan müspet uygulamalar kendini gelecek
dönemde gösterir.
Hormon hormonu tetikler. Bu
tetikleme birbirinin etkisini arttırma yönünde veya birbirinin etkisini azaltma
yönünde de olabilir. Zeka ile doğrudan ilişkisi olan element iyottur. İyot
bazal metabolizmayı düzenleyen tiroksin hormonunun bir unsurudur. Embriyonal
dönemde ebeveynle ilgili bir eksiklik varsa doğum sonrası bu eksiklik kendisini
hissettirerek devam ettirecektir. Bu eksiklik embriyonal ve fötal dönemde az da
olsa eksiklik göstermişse diğer hormonlar da uyum sağlayacaktır ve bir süre
sonra bu kalıcı hale gelecektir. Kalıcı hale geldikten sonra dışarıdan yapılan
müdahale faydalı olmayacaktır. Temelden gelen bu eksiklik, eksiklik olmaktan
çıkıp kalıcı hale gelmiştir. Vücuttaki bütün olaylar doğrudan veya dolaylı
olarak hormonlarla ilgilidir. Gerektiğinde hormon uygulamasına başvurulabilir.
Tiroksin bazal metabolizmayı etkileyen başlangıç hormonudur. Embriyonal döneme
bakıldığında tiroksin ve iyot belirleyicidir. İyot yetersiz olduğunda beyin
hücreleri tıpkı adiposit gibi hacmini ya da kütlesini arttırma kapasitesine
sahiptir.Zeka denildiğinde beyin hücrelerinin mitokondri sayısı, fosfolipit
miktarı, hacimsel durumu akla gelir.
Normal bağışıklık sisteminin orijini
embriyonal yaşam yani doğum öncesidir. Kurulması gereken bağıntı şudur ki;
fötal yaşamdaki beslenme önemlidir. Embriyonal yaşamda eritropoez önemlidir. Doğal
bağışıklığın çatısı olan lökositler orijinini eritropoezden alır. Bu başladığında
doğal bağışıklık doğrudan gerçekleşir. Eritropoez düşükse yeni bir bazal
metabolizma eşiği ortaya çıkar. Hormon salgısı düşer. Dışarıdan hormon alımı
kalıcı bir çözüm sağlamaz. Hormonlar arasında bir ağ vardır. Bu ağa göre
fizyolojik seviye belirlenir. Beyinin geliştiğinin somut kanıtı mitokondri
sayısı ve kapasitesinin mitokondriyal DNA’nın artmasıdır. Mitokondrinin çekirdeğinde
ATP sentezlenir. Mitokondriyal DNA’yla plazmanın son aşamasına gelinince Mg-ATP
devreye girer. Plazma atomun merkezi ile çekirdeğin çevresinin karışmasıdır. Burada
enzimler, vitaminler ve mineraller vardır. Bunların hepsi hücresel seviyede
siklotronik yapının devamıdır. Madde faz değiştirip ivmelenince; plazma moduna
geçmesi için ısı enerjisi ortaya çıkar. Plazma fazına geçtikten sonra trans mutasyon
reaksiyonları gerçekleşiyor.
ALİ İHSAN KURBAZ
Ziraat Mühendisi (ZOOTEKNİST)
Çok güzel bilgiler maşallah devamını bekleriz
YanıtlaSilTeşekkürler, takip etmeye devam edin
Sil